Marka davalarında bilirkişi raporları davanın çözümünde temel faktördür. Ne yazık ki uygulamada bazı bilirkişi raporlarının son derece yetersiz olduğu görülmektedir. Bu yazımızda bilirkişi raporları hakkında temel bilgiler vermeye çalışacağız.
Öncelikle dosya bilirkişiye tevdii edilmeden önce davacı ve davalı markaların Türk Marka ve Patent Kurumundan dosyalarının onaylı bir örneğini mahkeme getirtmelidir. Markanın kullanıldığı ürünlerin örneği, ya da en azından görselleri de dosyaya sunulmalıdır. Bundan sonra mahkeme dosyayı kül halinde marka bilirkişisine teslim etmelidir.
Marka davalarında kimler bilirkişi olabilir? Türk Marka ve Patent Kurumun açmış olduğu marka vekilliği sınavında başarılı olmuş Marka Vekilleri bilirkişi olarak atanacaktır. Uygulamada genellikle bir ya da 3 kişilik bilirkişi heyetleri oluşturulmaktadır. Bilirkişilerin bir kısmı ise marka uzmanı olarak rapora imza atmaktadır. Marka uzmanı diye bir unvan olmadığı için bu unvanın kullanılmasını doğru bulmuyoruz. 3 kişilik heyetlerde ise bir hukukçu ve/veya mali müşavirlerin de dosyada bilirkişi olarak görev alması ise bilirkişilik kurumuna bizce aykırı bir durumdur. Bir mali müşavirin ya da bir hukukçunun marka konusunda özel bir sertifikası yoksa bilirkişi kuruluna dahil edilmemesi gerekir. Marka vekilliğinin yaygın bir iş olmaması sebebiyle özellikle hukukçu bilirkişi uygulamada bir zaruret olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gelişen markalaşma kültürü ve markanın satış üzerindeki olumlu etkileri sebebiyle artık özel şirketler marka müdürü/brand manager olarak ayrı bir branş oluşturmaya başlamıştır. Marka müdürlüğü görevini üstlenen kişilerin işyerinde sürekli marka ile ilgili çalışmalar yaptığı, markalara ilişkin yayınları takip ettiği , yine işletmenin marka vekili ile sürekli diyalog halinde olduğu göz önüne alındığında artık marka müdürlerinin belli bir kıdem şartına bağlı olarak bilirkişi olarak atanmasının bilirkişi raporlarının daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Marka vekili teknik bilgiye sahipken marka müdürleri de uygulama ve ticari bilgiye sahip olduğu takdirde bilirkişi raporları davanın çözümüne büyük katkı sunacaktır.
Uygulamada bilirkişi raporlarında her ne kadar heyet olsa da bir kişi raporu yazmakta diğerleri ise sadece imza atmaktadır. Raporlarda ise genellikle klişe cümlelerin kullanıldığı , bilimsellikten son derece uzak subjektif ifadelerin yer aldığını üzülerek görmekteyiz. Türk Marka ve Patent Kurumunun resmi web sitesinden , tescil başvurusu yapılmış ya da tescillenmiş markaya ilişkin tüm aşamalar eş zamanlı olarak görülme imkanı varken ne yazık ki bilirkişilerin bir kısmı buradan faydalanma yoluna dahi gitmemektedir.
Ülkemizin bir çok kentinde marka konusunda bilirkişi bulunmaması sebebi ile dosyalar Ankaraya da İstanbul’a gönderilmekte bu durum ise davaların gereğinden fazla uzamasına sebebiyet vermektedir.
Marka bilirkişiliği konusunda Türk Marka ve Patent Kurumunun aktif rol oynaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü kurum her yıl on binlerce markayı inceleyip karar vermektedir. Gerek yeni marka başvurularında ki incelemeler gerekse başvurulara gelen itirazlar konusunda kurum ciddi anlamda bir uzmanlık ve saygınlık kazanmıştır. Adli tıp benzeri bir yapılanma ile marka davalarında bilirkişilik sorunu ciddi anlamda çözülebilir.
Ancak dilek ve temenni boyutunda olan bu önerilere gerçekleşinceye kadar hali hazırda devam eden marka davalarında bilirkişiler rapor düzenlemeden önce www.turkpatent.gov.tr adresinden markaların son durumuna bakmasını önermekteyiz.Bu araştırmayı yapmadan düzenlenen bir bilirkişi raporu yüzünden yakın bir zamanda mahkeme tescilli markanın piyasadan toplatılmasına ve markanın internet sitesinin kapatılmasına tedbiren karar vermiştir. Savunma alınmadan tedbiren verilen bu karar tescilli marka açısından maddi ve manevi açıdan çok büyük bir yıkım getirmiştir.
Bilirkişilik, son derece titiz bir çalışmayı gerektiren sorumluğu ağır bir iştir. Bilirkişilik yapan böylesine zor bir görevi üstlenen tüm bilirkişilere başarılar dilerim.