MARKA BAŞVURULARINDA KÖTÜ NİYET

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6.maddesinin 9 nolu bendine göre ‘ Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.’
İyi niyetin asıl olması ve kötü niyetin korunmaması hukukun temel ilkelerinden olup neredeyse tüm kanunlarda ayrıca tekrar edilen bir durumdur. Bu yazımızda Marka Hukuku bakımından kötü niyeti ele alacağız.
Niyet, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ‘Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme’ anlamına gelmektedir. Niyet kişinin iç dünyasında oluşan duygu ve düşüncelerdir. Buradan hareketle yapılan bir işin kötü niyetli olarak yapıldığını anlamanın tek yolu, kişinin düşüncelerinin dışa yansımasının sonuçlarına bakmaktır. Marka Hukuk bakımından konuya baktığımızda , kişinin yapmış olduğu marka başvurusu tesadüf ile izah edilebilecek bir durumdaysa kötü niyetten bahsetmek mümkün değildir.
Kötüniyete uygulamada en çok rastladığımız durum , marka başvurusunda bulunan kişi ile gerçek marka sahibi arasında eskiye dayalı bir ticari ilişki olması durumudur. Bu ticari ilişkiye, ortaklık, işçi-işveren ve aynı sektördeki rekabet gibi durumları örnek olarak gösterebiliriz.
Marka tescilinin önemi ve tescilin gücü halen ülkemizde tam olarak anlaşılmadığı ve markalaşmaya gereken önem verilmediği için marka sahibi, kötüniyetli başvuru sonrasında ciddi anlamda maddi ve manevi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu sıkıntıyı en aza indirmek isteyen kanun koyucu yukarıda bahsettiğimiz fıkrayı kanuna eklemiştir. Ancak Türk Patent Kurumu kötüniyetin varlığını doğrudan doğruya bilemeyeceği için kanun koyucu maddeye itiraz üzerine ifadesini eklemiştir. Gerçek hak sahibi itiraz etmez ise marka diğer yönlerden uygun ise tescil edilmiş olacaktır. Gerçek hak sahibinin ise itiraz süresi iki aydır. İki aylık sürenin başlangıç tarihi ise resmi marka bülteninde yayınlandığı gündür. Ülkemizde hali hazırda marka bültenlerini düzenli olarak sadece marka vekilleri takip etmektedir. İtiraz süresi geçip de marka tescil olduysa bundan sonra tek çare Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde dava açmaktan başka bir çare yoktur.
Burada yapılacak doğru hareket öncelikle, marka tescili yaptırmaktır. Marka tescili yaptırdıktan sonra ise marka bültenlerini düzenli olarak izlemek ve varsa benzer ya da aynı markalara itiraz etmektir.Bunu yapmak davadan daha az maliyetli ve daha kolay bir yöntemdir. Daimon Patent olarak markayı sadece Türkiye sınırları içerisinde istenildiği takdirde ise tüm dünya genelinde izleyecek sistemlerimiz mevcuttur.

LEAVE REPLY

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir