Üretim ve hizmet alanında arkanın seçimi çok büyük önem arz etmektedir. Marka ürünün ya da hizmetin kimliğidir. Bu kimlik, doğru yöntemlerle belirlendiğinde ürünün veya hizmetin, piyasa koşullarında rekabet edebilmesi daha kolay olacaktır.
Dünyada mevcut tüm ekonomik sistemlerde, aklınıza gelebilecek tüm ürünlerden binlerce alternatif bulmak mümkündür. Bu kadar alternatifin olduğu bir ortamda ürünün kalitesi, ambalajı, fiyatı, raf ömrü gibi pek çok değişken müşterinin seçimini etkiler. Eğer ürününüz veya hizmetiniz dünyada tek ise hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. Fakat artık hiçbir ürün veya hizmet alternatifsiz değildir. Sadece ürünün fiyatının ucuz olması, o ürünü ön plana çıkarabilir mi dediğimizde cevabınız tabi ki hayırdır. Peki ürünün çok kaliteli olması o ürünü ön plana çıkarabilir mi? Tabi ki çıkarmaz. Ürünün sunum şekli ya da ambalajı o ürünü ön plana çıkarabilir mi? Bu da çıkarmaz. Peki bu ürünü ya da hizmeti ön plana çıkarak şey nedir?
Bir ürünü ya da hizmeti ön plana çıkaracak olan sihirli bir değnek yoktur. Fakat marka bilinirliği olan bir ürünün piyasada satış rakamları çok daha yüksektir. Marka bilinirliğini sağlayan şey öncelikle markanın kendisidir.
Bir ürün veya hizmet için markayı belirlerken kullanılan en basit yol piyasada tanına markanın benzerini seçmektir. Bu seçim son derece yanlış bir seçimdir. Siz bu seçimle benim ürünüm taklitten öteye geçemez, o yüzden benim ürünümü seçmeyin mesajı veriyorsunuz aslında. Ya da yaptığınız reklam ve pazarlama çalışmasıyla benzemeye çalıştığınız ürünün reklamını yapıyorsunuz. Benim benzetmeye çalıştığım marka zaten pazarın en iyisi diyorsunuz. Taklit edilen marka ise keyifle satış yapmaya devam ediyor. Sizin çalışmalarınız o markaya güç veriyor. Reklam maliyetini azaltıyor. Bu arada bir gün aklınıza geliyor, ben marka tescili yaptırayım diyorsunuz. Marka başvurunuzu yapıyorsunuz. Ya bilinen Türk Patent Kurumu benzerlikten dolayı sizin markanızı bültene bile çıkarmadan reddediyor, ya da yayınlandıysa, benzetmeye çalıştığınız markanın vekili itirazı yapıyor. Sonuçta markanız reddediliyor. Üstelik bu red ile birlikte siz deşifre oluyorsunuz, bilinen markanın avukatları hakkınızda yasal işlemleri başlatıyor. Sizin markanız başarısızlık öyküsü yazarken, bilinen marka pazarda daha da güçlenip para kazanmaya devam ediyor.
Bu yazıyı buraya kadar okuduysanız, siz başarı öyküsü yazmak istiyorsunuz. O zaman bizde bu başarı öykünüze katkıda bulunmak için iyi bir marka seçimi nasıl yapılır, kısaca anlatalım.
Öncelikle marka olabileceğini düşündüğünüz isimleri bir kâğıda not edin. Yakın çevrenizden öneriler isteyin. Ürünün hitap edeceği müşteri kesiminden görüş ve öneri alabilirseniz çok daha yüksek bir başarı şansınız olur. Örneğin yeni ürünün markasını siz belirleyin şeklinde yapılacak bir çalışma çok etkili olabilir. Marka olabileceğiniz düşündüğünüz isimlerin anlamını, telaffuzunu, farklı dillerdeki anlamını ve tabi olmazsa olmaz sanal alemde yer alıp alamayacağını araştırın. En önemlisi ise Türk Patent Kurumunda tescili olup olmadığını araştırmak.
Marka seçimi ve gerekli araştırmanın yapılması son derece önemli bir iş olup biz Daimon Patent olarak size bu konuda her türlü desteği verebiliriz. Marka başvurusu yapmadan önce mutlaka bir ön araştırma yapıp olası riskleri müşteriye bildirmeden başvuru yapmıyoruz. Bizim şirket olarak hedefimiz piyasada taklit eden değil, taklit edilen markaların oluşumuna katkıda bulunmak. İtimat, öz itimat, hakiki itimat, yeni itimat gibi başvuruları biz yapmıyoruz. 13.11.2020
MARKA VEKİLİ
AV.ABDÜLKADİR ÖZ